Basın açıklaması:
15 Mayıs’tan bu yana ODTÜ’ye sahip çıkan bizlerin sesiyle seslerini buluşturan, 61. gününde Kavaklık Direnişi’ni büyüten hocalarımızla, dostlarımızla, çeşitli üniversitelerden arkadaşlarımızla buradayız!
Büyüttüğümüz direniş; umudun, yaşamın, çok renkliliğin, ODTÜ geleneğinin, özgürlüğün düşmanı olanlara karşıdır. En başına dönersek 2018 yılında ODTÜ Rektörlüğü ve KYK tarafından gizlice imzalanan yurt protokolünü ODTÜ bileşenleri ile paylaşma gereği dahi duymayan Verşan Kök bütün yaşananların birincil sorumlusudur. Gizlice imzalanmış olan bu protokolü Mimarlar Odası’nın başvuruları sonucu dava dosyasından öğrenebildik. ODTÜ bileşenlerinin katılımcı sayılmadığı, kayyum rektörün kendi istekleri doğrultusunda adımlar attığı bu protokol neler içeriyordu?
Bozkırdan orman yaratan bir okul olan ODTÜ’ye rektör olamayan Verşan Kök, KYK ile imzaladığı protokolde binlerce kavak ağacının, endemik bitkilerin, nadir görülen bir orkidenin, yüzlerce kuşun ve daha nice canlının yaşamını yok saymıştır. 15 Mayıs günü ellerinde çitlerle, betonlarla gelenlere karşı Kavaklık’a dokunma diyerek çadırlarını kuran ODTÜlüler doğa düşmanlarının karşısında saf tutmuştur. Yok edilen bu habitatın yerine yapılmak istenen KYK yurduysa ilk günden bu yana söylediğimiz gibi yalnızca bir truva atıdır. KYK yurdu, öğrencileri baskıcı- cinsiyetçi- homofobik- transfobik- ırkçı etkinliklere zorlayan, bu etkinliklere katılmadığında öğrencilere “yemek yememe” gibi cezalar veren, kadınlara “evliliğe hazırlık” eğitimleri uygulayan, öğrencilerin hak ve özgürlüklerini yok sayan AKP’nin truva atlarıdır. KYK yurdu yapılmasının başlıca amacı ODTÜ’nün dokusuna zarar vermektir. KYK’nın 61 yurt projesinden 60’ını iptal ederken yalnızca ODTÜ’de diretmesinin veya Eskişehir Yolu’ndaki KYK yurdu arazisinin bir AVM’ye satılıp yurdun boşaltılacak olmasının başka hiçbir açıklaması olamaz.
Okulumuzda yurt sorunu elbette hepimizin sorunu. Fakat bizler daha özgürlükçü ve yaşanabilir yurtlar için mücadele ederken öğrenciler üzerinde bir baskı aracı olan bu KYK yurtlarını yalnızca ODTÜ’de değil hiçbir üniversitede istemiyoruz. Bugün de KYK yurtlarında yaşanan sorunlara, öğrencilere uygulanan baskılara karşı birçok üniversiteden arkadaşlarımızla hep birlikte KYK değil özgürce yaşayabildiğimiz yurtlar talebimizi dile getiriyoruz. Özce bu iki soruna karşı ODTÜ’ye sahip çıkan bizler Üniversite Yönetim Kurulu’nu yanlışından dönmeye, bu hukuksuz- ruhsatsız inşaat protokolünü yırtıp atmaya çağırırken direnişimizin 55. gününde biber gazlarıyla, polis joplarıyla karşılaştık. Verşan Kök hukuksuz protokollere imza atmanın yanında kampüse polis girmesine izin vermiş, ODTÜ öğrencilerinin yerlerde sürüklenmesine, hocalarımızın suratlarına biber gazı sıkılmasına, bir arkadaşımızın kafasından aldığı darbe alarak yaralanmasına, gözaltına alınmamıza neden olmuştur. Rektör yardımcıları da pazartesi sabahı öğrencilerin yanında durmaktansa polisin yanında saf tutmuştur.
Söyleyecek sözümüz, anlatacaklarımız çok. ODTÜ’yü sermayenin malı haline getirmeye çalışan, özellikle son 1 yılda her fırsatta polisi kampüse alan, öğrencilerin, öğretim görevlilerinin yerlerde sürüklenmesine, gözaltına alınmasına neden olan, AKP’nin truva atları ile ODTÜ geleneğine saldıran başta Verşan Kök olmak üzere bu kararlara imza atan Üniversite Yönetim Kurulu derhal istifa etmelidir. ODTÜ Hasan Tan’ların, Verşan Kök’lerin değil; bozkırı yeşertenlerin, bilimin, özgürlüğün, direnişi ODTÜ’nün köklerine kazıyan Sinan Cemgillerin, Hüseyin Cevahirlerin okuludur.
Şüphesiz ODTÜ’ye dönük gerçekleşen bu saldırı ne tek başına Verşan Kök’ün saldırısıdır ne de bu saldırılar yalnızca ODTÜ’ye dönüktür. AKP, bilimin ve özgürlüğün adı olan akademiyi yıllardır hedef tahtasına oturtuyor. Hocalarımız KHK’larla işten atılıyor, öğrencilerini savundukları için soruşturmalara maruz kalıyor, üniversite öğrencileri şenliklerine sahip çıkmak istediklerinde yahut okullarını savunmak için sesini yükselttiklerinde soruşturma terörüyle karşılaşıyor, burslarımız kesiliyor ve daha sayabileceğimiz birçok hak gaspıyla karşılaşıyoruz. AKP kayyum rektörler atayarak, kampüslerimizde polis aracılığıyla, gerici eğitim sistemiyle, öğrenciye ve üniversiteye bütçe ayırmayarak yoksullukla bizleri istediği “kindar nesil” haline getirmeye çalışsa da üniversiteliler burada. Her yer ODTÜ, her yer direniş diyerek akademiye özgürlük getirmek için birarada!
Bizler yaşam alanlarına sahip çıkan ODTÜ öğrencileri, bugün hep bir ağızdan ne sermayenin ne rektörün ODTÜ bizimdir diyerek buradayız!
Sermayenin, polisin, kayyum rektörün ve ÜYK’nin karşısında durup öğrencime, Kavaklık’a, ODTÜ’ye dokunma diyen öğretim üyelerimizle, ODTÜ emekçileriyle, işçileriyle kol kolayız!
ODTÜ’nün köklerinde direniş yatar diyerek yolları aşıp gelen ODTÜ mezunlarıyla omuz omuzayız.
KYK yurtlarında yaşanan baskılara, kayyum rektörlere, kampüste polis saldırılarına artık yeter diyen farklı üniversitelerden arkadaşlarımızla, gençlik örgütleriyle biraradayız!
Kavaklık ormanının zenginliğine sahip çıkan, rant-talan politikalarına, HES ve nükleer santral projelerine karşı doğanın sesini büyüten Karadeniz’den Hasankeyf’e ekoloji aktivistleriyle Kavaklık’tayız.
AKP’nin çevre düşmanı politikalarına ve akademiye dönük saldırılarına karşı yanımızda olan birçok siyasi parti ile biraradayız.
Sanatçı dostlarımızla, aydınlarla, milletvekilleri ile buradayız.
Kökler direnişe çağırıyor diyerek çıktık yola. Yaşama sıkı sıkıya tutunan Kavaklık’ın kökleri çağırıyor bizleri. ODTÜ’nün köklerinde yatan direniş çağırıyor bizleri. Biz bugün sözlerimizi tam da olmamız gereken yerden söylüyoruz. İşgal edilen, polisle sarılmış olan, beton dökülerek yokedilmek istenen Kavaklık’ı yeniden yeşerteceğiz. Tüm üniversitelerde AKP’ye ve kayyum rektörlere karşı hep birlikte mücadele etmeyi sürdüreceğiz.
Polis varsa, şiddet varsa, kayyum rektör varsa, AKP varsa başta ODTÜ’de olmak üzere tüm üniversitelerde direniş var, umut var, yeşertilecek kavaklıklar, özgürleştirilecek kampüsler var!