Yeraltından güneş toplayanlara selam olsun…
Bugün “4 Aralık Dünya Madenciler Günü”.
21. yüzyılda hala 18. yüzyıl vahşi kapitalizm ortamını aratmayan koşullarda çalışan maden işçilerinin maalesef “kutlanacak” bir bayramı yok.
Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, “iş kazalarında” 88 ülke arasında ilk 20 arasında yer alıyor. Uzmanlara göre önlem alındığı takdirde “önlenebilir” olan ve Soma’da 301, Ermenek’te 18, Karadon’da 30, Dursunbey’de 17, Küre’de 19, Şirvan’da 16 kişiyi kaybettiğimiz, saymaya dilimizin varmadığı kadar çok insan hayatına mal olan maden cinayetlerinde, AKP’li yıllarda en az 1600 ün üstünde işçi hayatını kaybetti. Maden iş cinayetlerinin yarısı, devlet ve özel şirketlerin göz yumduğu kaçak maden ocaklarında meydana geldi. Güvencesiz, esnek ve daha ucuza çalıştırılan işçilerle maden çıkarılmasının hem hükümete hem de özel şirketlere daha cazip gelmesi, AKP’nin “fıtrat” söylemleriyle madencileri ölümle “beşik kertmesi” olarak yansıtmaya çalışması maden cinayetlerinin yaşanmasının önünü açtı.
METRE ve TON EDERİNİN AĞIR BEDELİ…
Canlarına kasteden, 21. yüzyılda 18. yüzyıl vahşi kapitalizm koşullarını aratmayan bir biçimde güvenliksiz ve güvencesiz uygulamalarla çalıştırılan, madenciliğin genetiğine aykırı taşeron firmaların bünyesinde (inşaat, yapı vb.) ter döken işçiler, asıl işçilerle aynı işi yapmasına rağmen emeğinin karşılığını alamıyor. Taşeron firma, ilerleme ve ton usulü çalıştığı için işçiler de bunun üzerinden maaş alıyor. Yani ne kadar metre ilerleyip, ne kadar ton üretirse o kadar para alıyor. İşçiler, daha fazla “kar” için, güvenlik önlemleri umursanmaksızın ilerleme endeksli çalıştırıldıkça, ölüme bir o kadar daha yaklaştırılıyor.
Tüm maden şehitlerimizi bir kez daha sevgi, saygı, şükran ve rahmetle anarken,
YÜREĞİNDE İNSAN SEVGİSİ OLAN TÜM MADEN EMEKÇİLERİNİ; MADENCİNİN ÖFKESİ, UMUDU VE DİRENİŞİYLE SELAMLIYORUZ…4 Aralık 2018
ODTÜ MEZUNLARI DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU