YOLLARIMIZ RANT’A ÇIKMASIN!
9 Eylül 2017 tarihinde Melih Gökçek, twitter üzerinden “Büyükşehir bir rekora daha imza attı” açıklaması ile ODTÜ ormanının oldukça büyük bir bölümünün üzerindeki canlılığı kazıdığını haber vererek Bilkent-İncek yolu projesinin inşaatının başlangıcını ilan etti. Bu yol projesi için ODTÜ rektörü Mustafa Verşan Kök ile dönemin ABB başkanı Melih Gökçek arasında, YÖK başkanı Yekta Saraç ve dönemin Ankara Valisi Ercan Topaca gözlemciliğinde hukuki olarak hiçbir bağlayıcılığı bulunmayan, çalakalem hazırlanmış bir protokol imzalandı. Protokolün hemen ertesi günü, 9 Eylül’ü 10 Eylül’e bağlayan gece, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait iş makineleri ve binlerce polis eşliğinde ODTÜ arazisine bir çıkarma yaparak 4,8 km uzunluğunda, ortalama 100 m genişliğinde ormanlık alanı yok etti.
ABB’nin şehir merkezinde bulunan en büyük ormanına ve orman ekosistemine yönelik bu saldırısı ODTÜ bileşenlerinin, Ankaralıların ve meslek odalarının etkili bir direnişi ile karşılanmış ve bu direniş neticesinde yol projesinin yürütmesi durdurulmuştu. Ancak Mansur Yavaş yönetimindeki CHP’li Ankara Büyükşehir Belediyesi yolun yapılmasını engelleyen bu yürütmeyi durdurma kararına itiraz etti. Bu itiraz ilgili mahkeme tarafından reddedildi. Süreç içinde, 21 Eylül 2020 tarihinde Bilkent- İncek yolu planı askıya çıktı. 25 Ağustos 2021 tarihinde ise Ankara Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı’nın proje için ihaleye çıktığı duyuruldu. İhaleye çıkılmasına tepki gösteren kamuoyuna demokrasi ve ortak akıl çağrıları yapılırken, 21 Ekim 2021 tarihinde ise sözleşmelerin imzalandığı öğrenildi. Açılan ihaleye göre 11 km olarak ilan edilen yolun yaklaşık 4,5 km.lik bölümü ODTÜ arazisinden geçmekte, 6,5 km.lik kısmı ise tarım arazileri ve Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi’ni tehdit etmektedir.
BAHANE: KAMU YARARI, SONUÇ: RANT
Kamu kullanımı için yapılacağı/ sunulacağı iddia edilen bir hizmetin en önemli belirleyeni elbette kamu yararının varlığıdır. Planlanan projede ya da sunulacak hizmette halkın tümünün ve toplumun refahını tartışılmalıdır.
Bahsi geçen yola baktığımızda, yolun Prof. Dr. İhsan Doğramacı Bulvarı’nın tamamlayıcısı olarak planlandığını görüyoruz. Böyle bir ihtiyacın gerekliliğini tartışmak için, öncelikle mevcut bulvarın araç yoğunluğu, kullanım sıklığı, toplu taşım seçeneklerinin analiz edilmesi gerekir. Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu konuda yaptığı bir çalışmaya ne yazık ki rastlamadık. Mevcut bulunan dört şeritlik yolda trafik yoğunluğunun oldukça düşük olduğunu biliyoruz. Yolun devamında ise boş araziler bulunuyor. Boş arazilerde toplu taşımayı geliştirecek, bisiklet yolları ile desteklenecek bir ulaşım planı yapılabilecekken; yine sekiz şeritlik bir otoyol ile çözüm üretilmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Şehrin içine hız yolları sokmanın, nakliye tırlarını kanalize etmenin kamu açısından hiçbir yararı olamaz. Bu yolların inşa sürecinde ve7veya varış noktalarında rant için yapıldığı açıkça görülebilir.
Kentin şu an en büyük sorunu bir makro ulaşım planının bulunmamasıdır. Ankara’nın makro ulaşım planının olmayışı bu planlamayı yapabilecek ve uygulayabilecek yetkin uzmanların olmamasından kaynaklanmamaktadır. Ne yazık ki ülkemizde tüm inşaatlar gibi yol çalışmaları da rant dağıtım aracı olarak kullanılmaktadır. Uygulanan imar planları(!) rantsal amaçlar ile sürekli değiştirilen ve kentin sorunlarına çözüm olmayan bir hal almıştır. Kamu yararı düşünülüyorsa, kenti daha fazla betona boğmadan, herhangi bir yol çalışmasına başlamadan yapılması gereken en elzem şey kentin tüm bileşenlerini düşünerek toplu taşımayı önceleyen bir makro ulaşım planı yapılmasıdır. Rant uğruna “yamalama” çalışmaları sonlanmalı, kamu yararına planlama yapılmalıdır.
ODTÜ ORMANI’NIN ANKARA İÇİN ANLAMI NEDİR?
ODTÜ kampüsü, Ankara şehir merkezindeki son yekpare doğal yaşam alanı ve son büyük yeşil alan durumundadır. Kampüste iki göl, mevsimsel akarsular, kayalıklar, bozkırlar, ormanlar, su basan çayırlıklar gibi birçok değerli yaşam alanı bulunmaktadır ve bunların neticesinde de kampüste inanılmaz bir canlı çeşitliliği söz konusudur.
ODTÜ arazisi 1950’li yıllarda üniversiteye tahsis edilmiş,1957 yılında ise Türkiye Ormancılar Derneği (TOD) tarafından Atatürk Ormanı adıyla projelendirilmiş, Orman Genel Müdürlüğü (OGM)’nün katkıları ile ODTÜ’lüler ve Ankara halkı tarafından ağaçlandırılmıştır. OGM ve ODTÜ arasında 11 Mart 1985 tarihinde imzalanan protokol ile ODTÜ Ormanı’nda 6831 sayılı Orman Kanun hükümlerinin uygulanması kayıt altına alınmıştır. 1997-1999 yılları arasında ise 81. Orman Kadastro Komisyonu tarafından alanda orman sınırlandırma ve 2B uygulaması çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar doğrultusunda 27 Nisan 2021 tarihinde ODTÜ Ormanı “Hükmi Şahsiyeti Haiz Amme Müesseselerine Ait Orman” olarak ilan edilmiş ve kesinleşmiştir. Bölgede ODTÜ’nün yanı sıra Hacettepe Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, TRT ve PTT’ye ait ormanlar da bu şekilde kayıt altına alınmıştır. ODTÜ’yü örneklerinden ayıran ise diğer kurumlar hali hazırda ağaçlandırılmış alanların tahsisi ile kurulurken, ODTÜ boş arazileri ağaçlandırarak kentin oksijen kaynağı olan bir orman ekosistemi oluşturmuştur.
ODTÜ Ormanı tapu kadastro kayıtlarına paralel olarak 3 parça halinde işlem görmüştür: ODTÜ-1 Ormanı 2077,7820 ha, ODTÜ-2 Ormanı 62,0054 ha, ODTÜ-3 Ormanı 1088,5844 ha olarak ölçülmüştür. Bugün konusu geçen ve ABB tarafından işgal edilen alan ODTÜ-1 Ormanı içerisinde kalmaktadır.
ODTÜ Ormanı, Atatürk Orman Çiftliği’nin ranta kurban edilmesinin de ardından kentin tek ekolojik ve doğal orman alanı olarak kalmıştır. ODTÜ’de tüm ülkede görülen kuşların yarısından fazlası tespit edilmiştir. ODTÜ’de tespit edilen 249 kuş türünden 6 tanesinin ise nesli küresel ölçekte tehlike altındadır. ODTÜ arazisi ayrıca aralarında endemik türlerin de bulunduğu 800’den fazla bitki türü, yine aralarında endemik bir türün olduğu 140 kelebek türü, 20 tane memeli tür, en az 10 tür sürüngen ve zengin bir türsel çeşitlilik gösteren çok sayıda çift yaşamlı, omurgasız ve mantar için yaşam alanı durumundadır.
Bugün yolun yapılmasını meşrulaştırmaya çalışan bir argüman, ilgili alanda hali hazırda ağaçların kesilmiş olduğudur. Oysa, 50 yılı aşkın araziye ev sahipliği yapan bitki örtüsü kendisini yenileyebilecek ve insan eliyle verilen zararı kısa bir zamanda toparlayacak kapasitedir. Ormanın ikiye bölünmesiyle orman ekosisteminin bir parçası olan hayvanların yaşama ve barınma alanları kısıtlanmış olacaktır. Hayvanlar yol ile bölünen ormanın bir tarafından diğer tarafına geçemeyecek, geçmeye çalışanlar araç trafiğinden dolayı yaralanacaklar, hayatlarını kaybedeceklerdir. ABB, yapmış olduğu açıklamada yaklaşık 750 metre uzunluğunda bir tünel ve adına “ekolojik” dedikleri iki köprü aracılığı ile 93 hektar orman arazisini ODTÜ’nün ana kampüsüne tekrar kazandıracaklarını ileri sürmektedir. ABB’nin açıklamasında ekolojik bir yapı gibi sunulan tünel, yolun sebep olacağı ekolojik zararların önüne geçmeyecek olmasının yanı sıra yeraltı ekosisteminin de katliamı anlamına gelmektedir.
Önerilen yolun ODTÜ arazisinden geçen kısmı tescilli orman alanına denk gelmektedir ve söz konusu arazinin büyük bölümü 2. derece doğal sit alanı statüsündedir. Bu yolun teşvik edeceği kentsel saçılma aracılığıyla sebep olacağı ekolojik tahribat ise meselenin başka bir önemli yönünü meydana getirmektedir. Yolun Bilkent Bulvarı’ndan sonra Niğde Otobanı’na bağlanması öngörülen kısmı Konya Yolu kapasitesinde, kentin ortasından geçen bir ana arter olarak planlanmakta, Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırlarını ve güneydeki tarım arazilerini işgal etmektedir. Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi, önemli bir üretim havzasıdır ve tıpkı ODTÜ ormanı gibi hassas ekolojik değerler barındırmaktadır
ODTÜ BİLEŞENLERİ BU YOLA NEDEN KARŞI?
Asıl sorun; başketimiz Ankara’nın makro bir ulaşım planı olmamasından kaynaklanmaktadır. İktidara gelen yöneticilerin palyatif çözüm arayışları Ankara’nın sorunlarına çare olmamaktadır. Kentlerde ulaşım projeleri artık ulaşım için değil, rant oluşturmak için ve rantı gizlemek için kullanılmaktadır. İstanbul’daki 3. Köprü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul, Yeni İstanbul projeleri ile Ankara’da ODTÜ’den geçirilen iki yol, AOÇ Bulvarı projeleri gibi projeler ulaşım için değil, yeşil alanları ve konut mahallerini yüksek katlı yapılaşmaya açan rant projelerinin ilk adımı olarak ortaya çıkmaktadır.
Ankara’da yeşil içinden geçirilen yolların ulaşım için olmadığı, ulaşım sorununu çözmeyeceği açıktır. Bu yolların asıl amacı kentteki son yeşil alanları önce inşaat makinelerinin ve ardından otomobillerin erişimine açarak yapılaşmayı başlatmaktır. On yılı geçen bir süredir Ankara metrolarına çivi çakmayan yönetimin geceleri bile yol inşaatlarına devam etmesinin arkasında mahalle sakinlerinin evlerini acilen satın almak isteyen inşaatçıların beklentileri vardır ve bu mahallelerin ranta açılması hedeflenmektedir. Ankara’nın geleceğine, nerelerin merkez ya da yüksek katlı olacağını günümüzde artık planlar değil, rant politikaları belirlemektedir.
Öte yandan, ABB’nin, onamasını yapmadığı halde Gazi Üniversitesi tarafından revize edilmesini istediği 2038 Ana Ulaşım Planı ise hem bitmemiş durumdadır hem de bahsi geçen yolu içermemektedir. Son tahlilde, planlama ilkelerine uygun ve birbiri ile çelişmeyen herhangi bir planda yer bulmayan Bilkent-İncek Bulvarı yolunun hangi belgelerden yasal dayanağını aldığı bilinmemektedir.
Bilkent-İncek Bulvarı Yolu projesi, yap-işlet-devret modeli ile icra edilen Ankara Şehir Hastanesi ve İncek mahallesi arasında bir erişim sağlamayı hedeflemektedir ve Ankara’nın özellikle kuzeyinde kalan ilçelerine hiçbir hizmet sunmamaktadır. Dolayısıyla kentleşmeyi Ankara güneyine kaydıracak ve bu bölgedeki İncek, Kızılcaşar vb. gibi tarım alanlarını tahrip eden büyük spekülatif rant alanlarına hizmet edecektir. Büyük oranda boş konut stoku barındıran ve dolu olanlarda ise üst gelir grubunun yaşadığı bu alanların Bilkent Şehir Hastanesi’ne özel araca dayalı bir biçimde erişimini teşvik eden bu yol, kentin Sincan, Keçiören, Altındağ, Mamak gibi alt gelir grubunun ikamet ettiği alanlarına hiçbir biçimde hizmet sunmamaktadır. Başka bir taraftan, bu yol için İncek Bulvarı üzerinde ve ODTÜ arazisini işgal eden davalık yeni Yargıtay Binası civarında oluşan trafik yoğunluğunu azaltmak gerekçe gösterilip, 50.000 araç kapasiteli bir yol siparişinin Yargıtay’dan doğru alındığının ifade edilmesi, büyük çoğunluğu işsiz ve asgari ücretlilerden oluşan Ankara halkının ihtiyaçlarının gözetilmediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Yol geçtikten sonra bu arazilerin birden ciddi bir rant artışına sahip olacağı aşikardır. Eğer alt gelir grubunun sağlık hizmetlerine erişimi isteniyorsa, kentin birçok ilçesinde hizmet vermiş olan hastanelerin yeniden açılması gerekir.
Mansur Yavaş ve ABB yetkilileri ısrarla burayı ranta açmayacağız demektedir. Bunun garantisi nasıl verilebilir? Özelleştirme İdaresi’nin daha ihalenin adı duyulur duyulmaz bu yol ve çevresindeki taşınmazlarını satışa çıkartması bu yolun rant sağlayacağının en büyük kanıtı durumundadır. Bu nedenle Mansur Yavaş ve ABB yetkililerinin bu yolun ranta açılmayacağı yolundaki beyanları gerçeği yansıtmamakta, belediye eliyle olmasa dahi Özelleştirme İdaresi ve Milli Emlak’ın yaptıkları taşınmazların satışı, gerçeği tüm çıplaklığı ile yansıtmaktadır. ABB yetkilileri tarafından “Bu bölgenin ranta açılması da kötü bir şey değil. Bu rant da tüm Ankara’nın rantıdır” ifadeleri samimiyetten uzak ve belediyenin konuya bakış açısını yansıtmaktadır. Burada yaratılan rantın “tüm Ankaralılara ait” olup olmadığını bu kentin varoşlarında oturan milyonlara sormak gerekir.
Üstelik bu yolun yine yap-işlet-devret modeli ile yapılan ve geçerken para ödemek durumunda olduğumuz Niğde Otobanı ile bağlanması projelendirilmiştir. Bu durum Mansur Yavaş’ın ve ABB’nin, AKP’nin yürütücüsü olduğu kamu yatırımlarının yap-işlet-devret modeli ile yapılmasını öngören neoliberal politikalara uygun bir şekilde hareket ettiğini gösterir.
Bu rant yolu projesini oy birliği ile meclisten geçiren ve ihaleyi açarken katılımcılık diye bir şey aklına gelmeyen, bütün bu sürece tüm Ankara halkını, ODTÜ’lüleri, kent inisiyatiflerini ve tüm ısrarlarına rağmen meslek odalarını dahil etmeyen Mansur Yavaş ve ABB yükselen tepkiler sonrasında ortak akıldan, istişareden, katılımcı belediyecilikten bahsetmeye başlamışlardır.
Kanmıyoruz, reddediyoruz, teşhir ediyoruz!
Biz, alternatif bir kent siyaseti öneriyoruz.
Biz; kentin, ormanın ve doğanın karşıtı anlamına gelmediğini; doğayı bir kaynağa indirgeyerek ve talan ederek değil, onun bir parçası olduğunun bilinciyle ve onunla uyum içinde var olan kentleri savunuyoruz.
Biz; şirketlerin, bürokratların, üst sınıfların çıkarlarını gerçekleştirme amacına hizmet eden politikaların “topluma hizmet götürmek” olarak pazarlanmasını kabul etmiyoruz.
Biz; bu politikaların emekçi sınıflar için olumlu hiçbir şey getirmediğini, tam aksine başta yoksullar olmak üzere bütün kent sakinlerinin büyük zararlara uğratılması anlamına geldiğini biliyor ve teşhir ediyoruz.
Biz; seçimlerde “asfalt belediyeciliği yapmayacaklarını” ifade edenlerin beton ve asfalt ile özdeş hale gelmiş, ekolojinin ve biyoçeşitliliğin yıkımı anlamına gelen, ormanın ve doğanın talanı üzerine yükselen kent gerçekliğini reddediyoruz.
Biz; maddi ve siyasi çıkar için ekolojiyi tahrip ve biyoçeşitliliği katlederken doğayı ve canlılığı gözetmekte nasıl da kararlı olduklarından dem vuranların yeşil badanacılığına kanmıyoruz.
Biz; bu yol Melih Gökçek zamanında yapılmaya çalışılırken direnenlerle birlikte boy gösterenlerin o süreçlerdeki desteklerinde ne kadar samimi olduklarını, bu kimselerin bu süreçte de rant yolunun karşısında ve direnenlerin yanında yer aldıklarını açıkça beyan edip etmeyecekleri merak ediyoruz.
Biz; Gökçek döneminde yola karşı çıkan CHP’lilerin şimdi neden sessiz kaldığını bilmek istiyoruz?
Rant yolu projesinin topyekûn iptal edilmesini isteyen bizler, iptal edilmemesi halinde, 2013 ve 2017’de Gökçek’in yollarına karşı, Kavaklık’ta KYK yurduna karşı ve Kavaklık’ı korumak için direndiğimiz gibi, direnmekten geri durmayacağımızı ilan ediyoruz! Biz bu yolu istemiyoruz ve yaptırmayacağız!
Kanmıyoruz, reddediyoruz, teşhir ediyoruz!
Rant’a Değil Halk’a kaynak istiyoruz!
ODTÜ’den geçecek “Rant Yolu”na karşı çıkıyoruz.
Ankara’nın son ekolojik yeşil alanı için Ankaralılarla birlikte mücadele ediyoruz.
Kazanan biz olacağız …
ODTÜ Öğrencileri
ODTÜ Mezunları Derneği
ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği
Eğitim-Sen ODTÜ İş Yeri Temsilciliği
Tez-Koop-İş Ankara 2 No’lu Şube